21 Temmuz 2016 Perşembe

KORE DİLİ Mİ? JAPON DİLİ Mİ? YOKSA ÇİN DİLİ Mİ?


Merhabalar, öncelikle yazımın tamamen benim görüşlerimi  ve gözlemlerimi içerdiğini belirtmeliyim. SADECE BENİM GÖRÜŞLERİM ! YAZIM GERÇEKTEN UZUN OLACAK ŞİMDİDEN BELLİ!
Bundan 3 yıl kadar önce tercih döneminde onlarca siteye bakmış saatlerce araştırma yapmış ve bu konuda beni tatmin eden bir cevap bulamamıştım.
Yine bir tercih dönemi başladı ve çevremdekilerden bölümüm hakkında sorular almaya başladım. Tek tek yanıtlamaktansa bu yazı daha ayrıntılı  ve güzel bir cevap olur diye düşündüm.

Öncelikle ben Japon Dili ve Edebiyatı 4,sınıf öğrencisiyim. Sonradan derslerini toparlamaya çalışan bir tembelim evet evet. Ne yazık ki 2016-2017 dönemi mezunu olamayacağım. Neyse konumuza dönecek olursak öncelikle kendi bölümümü yazmam daha doğru olacak.

NEDEN JAPON DİLİ?

Ben tamamen sevdiğimi ve zevk alacağımı düşünerek bu bölümü seçtim. Lise sona kadar herhangi bir Uzak Doğu Dili okumayı aklımdan bile geçirmiyordum. Çünkü Ankara'da bir Anadolu lisesinde Fen Bölümü öğrencisiydim ama derslerim de pek iç açıcı değildi ergenlik sorunlarından ve yatıp kalkıp dizi izlememden dolayı. Kendi kendime birkaç ay Korece öğrenmeye çalışmıştım ama heheh.


Lise sona sınıfa başladığım eylül ayında ani bir karar ile Japon Dili ve Edebiyatı okumaya karar verdim. Tek bir üniversite ve tek bir bölümü hedeflemiştim zaten. Tabiri caizse de yata yata kazandım arkadaşlar. Her zamanki gibi dizi izlemeye film izlemeye devam ettim. İlk dönem arada bir dershaneye giderdim ikinci dönem de hiç gitmez oldum. Kitaplarım defterlerim kalemlerim sürekli elimdeydi ama  kamuflaj olarak evdekilere karşı, onlara sorsanız çok çalıştım haha.
Halbuki odamda önümde kitaplar dizi film izlerdim.

PEKİ KAZANDIM DA NE OLDU?

Hiçbir zaman cosplaya ve animelere aşırı meraklı biri olmadım öncelikle. Sabahlara kadar J-Rock dinleyen Japon dizi ve filmleri izleyen bir öğrenciydim. Dönem başlayana kadar çok hevesli ve mutluydum gerçekten. Ama sonra işler değişti. Yeni bir şehir, yeni bir ortam, yurt hayatı, arkadaşlıklar, zaten sınav dönemimden yeni çıkmışım onun bir havası,  ailevi sorunlar, boş işler derken hevesimi kıran hocalar ve öğrenciler de eklenince ilk yıl pek okula gitmedim. Boş boş vakit öldürdüm. Çok da umurumda değildi açıkçası ben gibi bir sürü arkadaşım vardı
Tek suçu hocalara ve okuduğum şehre de atamam dediğim gibi benim sorumsuzluğum da bu duruma yol açan en büyük etken.


Ben şahsen kendi bölümü önermiyorum bana sorular geldiğinde ve bir sürü de nedeni var sıralayacak olursam.


  • Öncelikle burs imkanı yok denecek kadar az. Yılda  2 en fazla 3 kişi burs kazanıp Japonya'ya gidebiliyor. Her dönemden 2 -3 kişi değil ama toplam bütün bölümden dikkatinizi çekmek isterim.
  • Yabancı bir dil öğreniyorsunuz ve o ülkeye gitmeniz lazım değil mi? Ama Japonya gerçekten pahalı bir ülke kendi imkanları ile gidebilen öğrenci sayısı çok az. Yani burs kazanamadıysanız Japonya'ya gitmek bir hayal gibi AMA tabi ki imkansız değil. Zengin bir aileniz varsa hiç sorun değil.
  • Diğer Uzak Doğu Dili ve Edebiyatı öğrencileri Kore'ye Çin'e giderken gerçekten iç çekiyorsunuz bu bir gerçek.
  • Japonca çok zor bir değil ama gerçekten emek istiyor. Ortalama seviye bir gazete okumak için ezberlenmesi gereken 2000 den fazla Kanji var. Kanji Çin karakteri anlamına gelir. Kanji nedir diye soracak olursanız google amcadan daha ayrıntılı bir şekilde öğrenebilirsiniz. ÇOK ÇOK ZOR DEĞİL evet ama çok emek istiyor gerçekten. Başından sıkı tutanlar için Japonca gerçekten çok eğlenceli ve güzel bir dil. Çalışkan olmak lazım tamamen zeki olmanıza gerek yok. 
  • Japonca Hiragana, Katakana ve Kanji olarak 3 alfabeden oluşuyor. Hiragana ve Kanji'yi toplamda 4 günde şok edici ve gereksiz bir hızda öğrenmeye zorlandık. Tabi ki çoğumuz öğrenemedi. Daha ilk haftadan bu işkenceye ne gerek vardı anlamıyorum gerçekten. Katakana'yı da çok kullanmadığımız için öğrendikten sonra hemen unuttuk zaten. Çoğumuz hatta vizelerden (ilk sınav) sonra iki alfabeyi de tamamen öğrendik.
  • Daha hiraganayı kavrayamadan Kanji öğrenmeye başladık...Ne oluyoruz demeye kalmadan Japonca çok zor nidaları ortada dolaşmaya başladı. Sonra toparlayabilenler toparladı toparlayamayanlar uzattı ve okula küstü maalesef.
  • Kesinlikle Japoncanın çok asil ve özel bir dil olduğunu düşünüyorum. Tarihi, Mitolojisi ve Edebiyatı ile çok zengin.
  • KİŞİSEL FİKRİMCE bazı hocalarımızın yetersiz olduğunu düşünüyorum. 
  • Ha ben çok mu zekiyim çalışkanım da onu eleştirmeye hakkım var hayır ama hocalar gerçekten çok büyük bir etken. Sizinle dalga geçen ve hevesinizi kıran hocalardan sonra ne kadar seve seve o bölüme devam edersiniz çalışabilirsiniz bilmem.
  • KİŞİSEL FİKRİMCE bunun tam tersi olarak gecenin yarasında yada mesaiden sonra bizlere yardım etmeye çalışan,ilgilenen çok cici hocalarımız da var. Onların hakkını asla ve asla yiyemem.
  • Ayrıca Çanakkale Üniversitesi Japonca Öğretmenliği ve Ankara Japon Dili ve Edebiyatı 'nın Erciyes Üniversitesi Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne göre daha çok daha fazla öğretim üyesi ve burs şansı var bu da acı bir gerçek.
  • Gerçekten Japon Dili ve Edebiyatı  okumak istiyorsanız tercihlerinizi öncelikle Çanakkale Japonca Öğretmenliği- Ankara Japon Dili ve Edebiyatı ve Erciyes Japon Dili ve Edebiyatı şeklinde sıralamanızı öneririm. Japonca deyince akla Çanakkale gelmeli diye düşünüyorum.
  • Bu yıl benim üniversitemdeki JDE bölümümden sanırım 4 mezun varmış sadece düşünün derim.
  • İş imkanına gelince Çin Dili'nin kesinlikle en avantajlı bölüm olduğunu düşünüyorum bu konuda. Mezun olduktan sonra direkt işe de girebilirsiniz ama onlar şanslı insanlar bence. İllaki Japonya ve Japonca ile ilgili bir işte çalışmak zorunda değilsiniz ama insanı o kadar emekten sonra gerçekten üzer diye düşünüyorum.
  • Hostes olabilirsiniz, Toyota- Sumitoma gibi ünlü Japon şirketlerinde çalışabilir veya tur rehberi olabilirsiniz. Kendiniz gerçekten geliştirmeli ve N2  en azdından N3 seviyesinde bir Japonca bilgisine sahip olmalısınız.

NEDEN KORE DİLİ?

Öncelikle Kore Dili ve Edebiyatı öğrencisi değilim bunu belirteyim ama en büyük pişmanlıklarımdan birisi de bu bölümü tercih etmemem.
Çok çok sonradan  anladım ki ben gerçekten Korelileri çok fazla sevmiyorum ama Koreceyi gerçekten seviyorum. Japonları çok seviyorum ama Japoncayı pek sevmiyorum Keşke zamanında anlasaydım...

Ev arkadaşlarımdan ikisi Kore Dili ve Edebiyatı okuyordu ve onlardan öğrendiklerimi ve gözlemlerimi size aktaracağım sadece.


Korecede öncelikle Hangul adında bir alfabe var. Hangul 24'ü temel 16'sı bu harflerden türetilmiş toplamdan 40 harften oluşmaktadır. Japoncaya göre gayet basit yani...

Öncelikle Korece'de 3. sınıfa kadar bizim öğrendiğimiz Kanji Dersini almıyorlar. Kore Dili'nde bu ders Hanca olarak geçiyor. Japon Dilinde bizim öğrendiğimiz Kanji'nin onda birini bile öğrenmiyorlar zaten pek de gerek yok onlar için sadece tarih ve edebiyat derslerinde nadiren işlerine yarıyormuş ve açıkçası çok zorlamıyor hocaları.

Bunları kesinlikle Koreceyi ezmek için yazmıyorum yanlış anlaşılmasın. Korece'nin de dil bilgisinde son eklerden dolayı zor olduğunu ve kelimelerinin saygılı hallerinden çektiklerini duymuştum,  Japonca da dil bilgisi bakımından kolay değil ama kelimelerin saygılı hallerinden ve saygılı konuşma tarzı yüzünden biz de çekiyoruz yani üzerine bir de ezberlememiz gereken Kanjiler var.

Burs olanağı olarak da Korece'de gerçekten burs olanağı çok fazla ve bölümlerinde Öğrenci Değişimi gibi programlarla gelen  Koreli öğrenciler de var. Kore Dili'nin Japon Dili'ne göre daha avantajlı ve rahat olduğunu düşünüyorum. İkinci öğretimlerin de açılmasıyla sayı olarak arttıkları için de burs konularında rekabet oluyormuş artık. Hocalarının da çok kaliteli olduğunundan bahsetmek istiyorum.
Korece deyince akla gelecek Üniversite Erciyes olmalı bence.
İş imkanı olarak Smasung ve benzeri şirketler de iş bulabilir veya hostes olabilirsiniz.
Pahalılık bakımından  Güney Kore Japonya kadar olmasa da Türkiye'ye göre pahalı bir ülke.



Şu an tekrar başa dönme şansım olsa kesinlikle Koreceyi seçerdim.! Ama Japoncayı da insan çözmeye başlayınca gerçekten çok ilginç ve eğlenceli bir dil olduğunu fark ediyor.




NEDEN ÇİN DİLİ?

Çin Dilinde okuyan bir kaç arkadaşım ama var ama açıkçası Kore Dili ve Japon Dili ve Edebiyatı kadar bilgi sahibi olmadığımı belirteyim.
 Uzak Doğu Dilleri arasında en fazla emek gerektiren dilin Çince olduğunu düşünüyorum. Japoncada  ortalama bir gazete okumak için 2.000 kanji gerekirken bu sayı Çince'de 3000 kadarmış. Çince de bu karakterler Hanzı olarak geçiyor yani en az 3.000 hanzı bilmek gerekiyor.
Gramer olarak çok zor olmadığından bahsetmişti tabi ne kadar doğru bilemiyorum...

Burs imkanı ve iş imkanı olarak en fazla avantajın Çin Dili'nde olduğunu düşünüyorum. Düşük bir ortalamaya Çin'de burs bulanabileceğini de yine bu bölümü okuyan arkadaşlarımdan öğrenmiştim.
Çin Dili'ni özel üniversitelerde okumanın daha avantajlı olacağını düşünüyorum. Geleceği ve imkanı olmayan hiçbir bölümü özel üniversitelerin açmayacağına da dikkat çekmek isterim. Bahsettiğim üç dil içinden özel üniversitelerde yeri olan tek dil Çince.
Herkesin bildiği üzere bu ülkelerden en ucuzu Çin.



FİKRİMİ SORARSANIZ?

En sevdiğiniz bölümü seçin derim. İş bakımından bakarsak Çin dilini öneririm.. Korece ve Japonca arasında bir fikir veremem maalesef  hobilere göre bu durum değişir.

5 Temmuz 2016 Salı

Tek Hücreli Kore Hayranları

Bu yazıma yakışan başlık "Ben ve Blog Adresi Değiştirme Hastalığım" olmalıydı ama geçmişte buna benzer bir yazım var zaten. 😂
Bu durum 4 yıllık lise hayatında 3 kere alan değiştirmiş, aldığı çoğu şeyi tekrar değiştiren ve sabırsız bir insan olan ben için pek de yadırganacak bir durum değil aslında.🙈
Ben gibi başka insanlar var mi acaba diye merak ettim şu an yada bir hastalık mı bu davranışlarım? Gece gece çok güzel kafa ütülerim🙊🙊🙊



Uzun zamandır aklımdan geçenleri yazacağım bu gece.
Son 3-4 yıldır Kore dizileri, Kore pop müziği vb. Uzakdoğu nimetlerinin çoğundan uzak yaşıyorum. Hevesimi aldım mutluyum modundayım sanırım.
Ne eskisi kadar diziler ne de müzikler beni kendine bağlıyor. Hayranların bunda etkisi çok büyük maalesef.

"Tek Hücreye Sahip Olan Kore Hayranları" hakkında yazmak istiyorum bu gece.
Kesinlikle yanlış anlaşılmasın bütün hayranlar için böyle demiyorum. Ben de hala çok seviyorum çoğu şeyi, çok güzel dostlar edindim, en yakın arkadaşlarım Uzakdoğu hayranlarından oluşuyor.

Ama bir kısım var böyle nasıl anlatsam nasıl dillendirsem bilemedim.Tek kelime ile Amipler gibiler.
Sosyal medyada onları gördükçe "Yavrum, kuzum sizin aklınız beyniniz yok mu, neden böylesiniz?" diye tek tek sorasım geliyor yemin ederim.



Ben de Korelileri Japonları dizilerini severim demeye utanır hale geldim.
Benim Uzakdoğu sevdam bundan 7 yıl önce kadar başladı. O zamanlar saysan 10 tane Uzakdoğu Blogu yoktu. 30 sayfa ancak vardık. Elle sayılır gruplar sanatçılar vardı.
Kimse kimsenin sevdiği ünlüyü boklamazdı. Her şey o kadar seviyeliydi ki.
O zamanlar dizileri televizyondan izlerdik. Evlerin hepsinde şimdiki gibi internet yoktu, flash bellekler ile birbirimize dizi verirdik. Hayranların çoğu ev hanımları ve üniversite öğrencileriydi.



Artık o zamanlar için; Ne güzel günlerdi be! diyebiliyorum sadece.
Kimsenin kimseyi boklamadığı güzel günler çok geride kalmış.

Şu anki hayranlık yaşı 9 yaşa kadar inmiş. Garipsiyorum gerçekten bu durumu ama şöyle de bir durum var abladan,abiden, anneden miras kaldı bu hayranlık. Ne ekersek onu biçeriz. Ama biraz beyninizi kullanın be yavrum! Küfür ederek birbirine iltifat ediyorsunuz falan.Yorumları, gönlerileri okurken gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Ben utanıyorum o hallerinizden.
Bu durumun yaş ile de bir alakası yok.


Küçücük aklı başında olan bir sürü hayran da var haklarını yememek lazım.
Nehirler, Yarenler, Ayseler var. Sonuç olarak "Akıl yaşta değil başta."
Son olarak Kore-Japon -Çin Dili Edebiyatı okuyan 20 yaşını geçmiş Amipler de var tabi haksızlık etmemek lazım.
posted from Bloggeroid

5 Eylül 2015 Cumartesi

Kore Filmi Tanıtımı: My Love My Bride


Uzun zamandır Kore filmi izlememiştim. Açıkçası son 3 yıldır da yeni çıkan filmleri dizileri takip etmiyorum. Eskisi kadar ne K-pop'tan ne dizilerden filmlerden keyif alıyorum.

En güzel zamanlar bence 2008-2012 yılı arasıydı.Çok az Uzak Doğu ile ilgilenen vardı ve herkes birbirini tanırdı. Diziler filmler ve fanlar arasındaki samimiyet o kadar güzeldi ki. Bunun üzerine uzunca bir yazı yazacağım vaktim olunca ama şimdi film tanıtımı yapmam gerek.



Başrollerde Shin Min Ah ve Jo Jung Suk oynuyor.My Love My Bride filmi evlilik hayatının evrelerini işliyor. Kısacası erkeklerin ne kadar bencil olduğunu anlatıyor bence.
Üniversite yıllarından sevgili olan çiftimiz evleniyor ve gerçek hayatla yüzleşiyorlar.Filmde günlük hayattan basit olaylar işleniyor ve bir kadının nasıl evliliğini ayakta tutmaya çalıştığını görüyoruz. 



Küçük sorunların bile ne kadar büyüyebildiğine, kıskançlığa , erkeklerin armut piş ağzıma düş yaşadıklarına ve çiftler arasındaki iletişim eksikliğine dikkat çekiliyor. Çıkarılacak sonuç ise; evliliği, aileyi hatta dünyanın düzenini sağlayan bile kadınlar kesinlikle ve kadın o kadar çok yıpranıyor ki erkekler fakında bile değiller.



Shin Min Ah filmde her zamanki gibi sade şeker.Jo Jung Suk ise eşek sudan gelene kadar dövülesi.Şimdi bile şu yazıyı yazaken ağzına patlatasım var bir tane.


Filmi tavsiye eder miyim? Evet, çok çok muhteşem bir film değil ama beklentileri yükseltmeden rahatça izlenebilir. 

4 Eylül 2015 Cuma

Başka Bir Hikayeye İhtiyacım Var!

Şu son 2 yılda kendim için yaptığım tek şey Japon Dili ve Edebiyatı kazanmak oldu ama ben tabi sallamadım dersleri ve şu an güz dönemi için 1 yıl geriden gelip 2. sınıf dersleri alıyorum sanırım bahar dönemi tamamen 3.sınıf derslerimi alabileceğim.Büyük ihtimalle 1 dönem yada  1 yıl uzuyor benim okul hayatım. Neyse ki ailemin bünyesi alışık böyle şeylere de sorun etmiyorlar. Ben kendi kendime sorun ediyorum işte.


2 yılımı harcamamda payı olan insanlar var. Çok şey öğrettiniz bana. Tekrar hayallerime tutunmam gerektiğini öğrettiniz. En çok kendimi sevmem gerektiğini öğrettiniz.İnsan nasıl kullanılır onu öğrettiniz.Bu yararlı bilgiler için teşekkür ediyorum .En önemlisi böyle bir hayat yaşamak istemediğimin farkına varmama sağladınız.


Neyse 3 sene kadar geriye gidersek benim Amerika hayalim vardı, aslında bundan 7 yıl kadar öncesine dayanan bir hikaye. Bu yıl o hayalimi gerçekleştirmek için çabalayacağım ve bir yolunu da buldum eheh .Yazsam roman olur tadında bir hikaye hem de.


Sanırım Amerika rüyamı gerçekleştirebilirsem 1 yıl daha uzar bu okul. Ama ardın da mezun olunca çok güzel kapıların açılacağını biliyorum.
Bu yazıyı da kendime not olarak buraya bırakıyorum. Eğer çok yorulursam yada vazgeçmeyi düşünürsem tekrar kaldığım yerden devam edebileyim diye!

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Japon Dizisi / Shitsuren Chocolatier / Kalbi Kırık Çikolatacı 2014 /

Japonca'dan gitgide daha çok soğuyorum sanırım.
Lisedeyken derslerden sorumluluklardan kaçış olarak görmem şimdi ise yeni derslerim ve sorumluluğumun Japonca olmasıdır belki de. Eğitim sistemine de kendime de küfürler edebilirim.

En iyi ihtimal şu an için 1 yıl uzatıp bitirmek sanırım. Bilemiyorum bok da çıkabilir bu konuşmanın sonunda.

Neyse şu sıralar tam bir dizi ve filmkolik oldum ama nerede ben de onları yazacak istek. İlk olarak Shitsuren Chocolatier /Kalbi Kırık Çikolatacı dizisinden başlayayım dedim.



Shitsuren Chocolatier /Kalbi Kırık Çikolatacı 




Matsumoto Jun ve Satomi Ishiara' nın başrollerde olduğu çikolata kokulu bir dizi. Jun'u eminim bütün dorama severler biliyordur ama Satomi İshiara'yı sanırım çok tanıyan yoktur. Kendilerini  Shun Oguri'nin başrolde oynadığı, Rich Man Poor Woman dizisinden  belki hatırlayan vardır.




(Matsumoto Jun)  Koyurugi Sato lisede ilk gördüğü zamandan beri (Satomi İshiara) Takanashi Saeko'ya tek taraflı aşıktır. ( Ahh yavrum bilirim o platoniklik duyguyu, 5 yıl ben de çektim.) ve ilham perisinin o olduğunu düşünmektedir. Saeko'yu mutlu etmek ve dünyanın en iyi çikolatacısı olarak geri dönmek için Paris'e gider. Aradan 6 yıl geçip tekrar Japonya'ya dönen Sato aşık olduğu kadının evleneceğini öğrenir ve işler karışır.



Dizi gayet akıcı ve kaliteli ayrıca Jun için seve seve izlenilecek bir dizi. Konusu oyuncular gayet şeker. Diyet yaparken izlememenizi tavsiye ederim! :D



Son olarak :

Bu kadın için söyeleyeceğim tek şey '' Yaşlıları pistten alalım!''




Oliver ama sen neden o kadar tatlısın! Çok tatlısın ,güzelsin şekerci mi yoksa pastıcı mı baban senin şarkısını sana armağan edip, bu pişmanlıkla pisti terk ediyorum.! :D






22 Temmuz 2015 Çarşamba

Çok Mu Uzun Zaman Oldu Ne?

Yine blogumun ismini ve linkini değiştirdim. Nalet olsun hırsız insanlara diyorum sadece! Japon Kurabiyesi ve Tembel Agasshi adlı kullanıcı ismimi çalmışlar. Son adresim de içime sinmedi.
Gitti toplamda 900.000 den fazla hit. Silmeyecektim  son 2 blogumu :(

Geriye dönüş de yok. Bok mu var çalıyorsunuz yani?  Çalışın yazın kendi isminizi duyurun pislikler, götü boklular, ishal olasıcalar.

Neyse sosyal medyada kullandığım joseimarmalade ismini kullanmaya başladım. 'Josei' kadın/bayan demek Japonca'da açıklamamı da yapayım hemen.


Bu arada daha sonra tanıtımını yapacağım ama anime sevenler için aklıma gelmişken '' Marmalade Boy'' animesini öneririm. Büt haftasında bile izlemekten kendimi alamadığım nadide animelerden.

En iyisi ben bitireyim burada evet! :D


16 Nisan 2015 Perşembe

Runway Cop / Dedective Cha / 2012 / Güney Kore



İzleyeli yıllar yıllar olmuş. İlk çıktığı zamanlar izlemiştim ama yeni yazıyorum işte üşengeçlikten. Bu kadar da üşengeç olunmaz demeyin, olunuyor, denedim oldu.

Aslında blogta şimdiye kadar ne izlediysem tarih ve konu gözetmeksizin yazmaya karar verdim. BOF hakkında bile yazabilirim ahah.

 Filme dönecek olursak 2012 yapımı ve gayet eğlenceli bir film. Başrollerde Dedektif rolü ile (Cha Chul Soo)  Kang Ji Hwan ve moda tasarımcısı rolü ile  (Young Jae) Sung Yu Ri karşımıza çıkıyor.




Konuya ve benim yorumlarıma gelecek olursak; sanki bir Koreli Recep İvedik var filmde.Pis kokan çoraplar ayakkabılar, berbat kıyafetler, salak şakalar, kısacası Recep İvedikte olan çoğu özellik Dedektif Cha Chul Soo'da da var. 

Moda tasarımcısı kızımızda pek bir tatlı. Kendisi benim en sevdiğim Koreli bayanlardan.

Kötü adamları yakalamak için Dedektifimizin podyuma çıkması gerekiyor ve macera başlıyor.Film baştan sona komedi ve seviyeli. İnsan sıkılmadan izliyor. Yan roller de kesinlikle harika.


Eğlenceli ve sizi güldürecek bir film arıyorsanız kesinlikle tavsiyemdir. Ben çok sevmiştim ve hala arada youtubeden bakarım filme. Trailere de bir bakın derim kesinlikle, filmin eğlenceli olduğunu anlayacaksnız.

Görüşmek üzere!
Facebook vb hesaplarla yorum yapabilirsiniz. :)